14 Haziran 2009 Pazar

blues


amerika' da (mississippi) 1900 lü yılların başında köle olarak çalıştırılan zencilerin tarlalarda çalışırken söyledikleri türkülerdir. temel enstrümanı gitardır ve rock müziğin atası olarak literatürde yerini almış bir müzik türüdür.

"blues köklerdir, onun dışında herşey ise meyveler." -willie dixon

"blues çalması kolay ancak hissedilmesi zordur." -jimi hendrix

"blues bir hikaye anlatır. her satırında bir anlam vardır." -john lee hooker

10 Haziran 2009 Çarşamba

mr. slowhand "eric clapton"


30 mart 1945 te evlilik dışı dünyaya gelen ve bugüne kadar rock ve blues adına bir çok şey yapmış ünlü gitarist.

1964 yılında "the yardbirds" adlı blues-rock grubu ile profesyonel müzik yaşamına başlamıştır ve 1965 mart ayında grubun çizgisinin pop müziğe kaymaya başlamasıyla ayrılmıştır.

aynı yıl "jon mayall & bluesbreakers" grubuna katılarak blues müziğinde neler yapabileceğini göstermiştir. bu grupla çaldığı dönemde ingiltere' de duvarlara "clapton is god" graffitileri yazılmaya başlamıştır.

daha sonra sırasıyla;
1966 - 1969 : cream
1969 - 1970 : blind faith
1970 : delaney boney & the friends
1970 : derek & the dominos

grupları ile müzik yapmış ve 1970 te tek başına çalışmaya başlamıştır.

en ünlü parçası olan "layla" adlı parçayı "derek & the dominos" adlı grupla yapmıştır ve "leyla ile mecnun" hikayesinden esinlenmiştir.

hızlı zamanlarında uyuşturucu ile tanışmış ve kariyerine 2 yıl ara verdikten sonra kokainden kurtulabilmiştir. daha sonraları rehabilitasyon merkezi de kurmuş olan clapton herkes tarafından bilinen "blackie" adlı fender stratocaster model gitarının da içinde bulunduğu koleksiyonunu satmış; bu satıştan elde edilen geliri de uyuşturucu ile mücadele için rehabilitasyon merkezlerine bağışlamıştır.

sadece "blackie" den elde edilen gelir 959.500 $ dır.

gitardaki ustalığı, pürüzsüz notaları ve hızlı çalmadan da bir çok şeyin anlatılabileceğini öğrettiği için "mr. slowhand" lakabı yakıştırılmıştır.

zaman zaman ortak işler yaptığı bazı müzisyenler :

b.b. king
roger waters
mark knopfler
phil collins

9 Haziran 2009 Salı

b.b. king ve lucille

asıl adı Riley B. King' dir; blues tarzının kralı olarak görüldüğü için ona B.B. King adı verilmiştir. missisipi blues denince akla ilk gelen yaşayan en iyi blues gitaristidir.

16 eylül 1925 mississippi doğumlu olan B.B. King dünyanın en iyi 3. gitaristi olarak kabul edilir ve 14 kez grammy kazanmıştır.

bir çok ünlü sanatçıyla düet yapmıştır (jimi hendrix, eric clapton, gary moore).

eric clapton ile "riding with the king" isimli bir albüm yapmıştır.

en ünlü şarkıları arasında " thrill is gone" ve "lucille" yer alır.



usta gibson marka gitarına lucille adını nasıl verdiğini aynı adlı şarkıda şöyle anlatır:

kariyerinin başlarında çalmakta olduğu bir dans partisinde kavga çıkar, kavga esnasında mekandaki bir gaz lambası devrilerek salonu ateşe verir; usta dışarı çıktığında gitarını içeride unuttuğunu farkeder. içeri girer, gitarı kapar ve ölümden kılpayı kurtulur. daha sonra kavganın lucille adında bir kız yüzünden çıktığını öğrenince gitarına bu ismi verir. bu olaydan sonra da tüm gitarlarına aynı ismi vermeye devam eder.

7 Haziran 2009 Pazar

pinhani


pinhani grubu ne yazık ki bir TV dizisi ile müzikseverlere tanıttı kendini, ancak bu durum TV' nin PR için ne kadar vazgeçilmez bir unsur olduğunu da kanıtlamış oldu. grubun üyeleri arasında usta gitarist Akın Eldes' in bulunması ve müthiş soloları; parlamalarında muhakkak daha da etkili oldu.
aslında grubu geç keşfetmemizin nedeni adından da kaynaklanıyor olabilir :)

"pinhan" - saklı, gizli - anlamında kullanılır.


çeşitli sitelerde yer alan, grubun müthiş sahne performansının ve gıdıklayıcı şarkı sözlerinin ustalıklarından değil de naif duruşlarından kaynaklandığı ile ilgili yorumlara katılmamak elde değil. çünkü duruşunda tevazuyu düstur edinmiş sanatçıları halk çok daha beğenir ve içine alır.




4 Nisan 2009 Cumartesi

david gilmour ve no:0001



syd barrett' ın pink floyd' tan kopuşundan sonra gruba dahil olan; müthiş soloları ile grubun müziğinde bambaşka boyutların kapısını açan dahi gitarist david gilmour...

6 mart 1946 de ingiltere cambridge' te doğmuş, babası bir genetik doktoruymuş ve oğlunun bu denli sağlam bir gitarist olması için genleriyle oynamış olmasından şüpheleniyorum. ayrıca gilmour, barrett' a ilk gitar dersini veren adamdır.

gilmour yakışıklı bir adamdı ve bir ara erkek modellik yaptı. barrett ilk bestelerini yapmaya başladığında gilmour, joker’s wild isimli bir grupta çalıyordu, bu grupla birlikte fransa’da bir yıl kaldı, sonra ingiltere’ye döndü, grup dağılmıştı ve o beş parasızdı. uzun zamandan beri syd’i görmemişti, diğerlerini ise hiç tanımıyordu, pink floyd bu arada epey yol almıştı ve syd artık gruptan kopuyordu, böylece dave, pink floyd’un beşinci elemanı olarak gruba katıldı ve çok ta iyi etti.


gilmour, efsanevi fender stratocaster gitarlarının 0001 seri numarasına sahiptir. sözkonusu gitarı gilmour' un roadie' si almış ve gilmour' a satmıştır. gitar üretilen ilk fender değil ama 1954 mayıs ayında üretilen ilk fender' lerden 1 ay sonra haziran ayında üretilmiştir ve bilinen en eski stratocaster' lardandır.
gitar ilk olarak gilmour' un solo albüm çalışmalarında 1978 te fransa'da super bear stüdyolarında kullanılmıştır, daha sonra gitar gilmour tarafından the wall'da another brick in the wall part-2'nin ritm kısımları için kullanılmıştır.


3 Nisan 2009 Cuma

barış manço


Kendimi bilmeye başladığım yıllarda - takribi 4 ya da 5 yaşlarında idim herhalde - Barış Manço' ya olan hayranlığım belirmişti. Bunu gururla yazabiliyorum çünkü daha sonraki yıllarda - yine takribi 15-16 yaşlarında - Barış Manço' nun yaptığı müzikle ilgili daha yerli yerine oturmuş bir dinleyici haline gelmiştim.

Barış Manço' nun yaptığı müzik öylesine etkilemişti ki gitar çalmaya çalıştığım - hala çalmaya çalışıyorum - ilk zamanlarda onun şarkılarını ve sesini taklit etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Ne güzel günlerdi :)

Yaptığı müzik o zamanki Türk müziğinin öylesine ilerisinde ki o zamanlar sıkça kullanılmayan synthesizer efektleri ile müthiş işler çıkardığını görebiliyoruz.

Allah rahmet etsin; büyük adamdı, kıymetini biz değil Japonlar daha çok bildi...

2 Nisan 2009 Perşembe

pink floyd


pink floyd ile ilk tanışmam ortaokul yıllarında oldu. o yıllarda üniversite sıralarında oturan abimin getirdiği the wall albümünü dinleyerek tanışmıştım bu müzikle.
Kişiliğimin gelişmeye başladığı yıllardı o zamanlar ve çevremdeki insanlar da dinlediğim müzik gibi değişiyordu.

blogta müzik ve sanat ile ilgili birşeyler yazmak istiyorum ve ilkinin de pink floyd olmasını istedim.
hadi hayırlı olsun diyelim...

NOT: pink floyd' tan daha çooook bahsedeceğiz ama :)